18 Aralık 2007 Salı

Güz Yangını

Güz Yangını

Tatlı bir ilkbahar sabahına uyanmakta olan Dila hanım’ın çiftlik evi bütün heybetiyle koca çiftliğin ortasında yıllara meydan okurcasına durmaktadır. Nice sırlara, acılara, mutlu mutsuz yaşamlara şahitlik etmiş evin önündeki siyah jeep evin hanımını beklemektedir. Dila hanım askerdeki en küçük oğlu Kerem’ı ziyarete gidecektir. Bu ziyarette Mercan Kanlıca’nın kızı Ceylan’da kendisine eşlik edecektir. Zira Kerem ve Ceylan birbirlerine tutku ile aşıktırlar ve aralarında sözlüdürler ancak bu aşktan Ceylan’ın ailesinin haberi yoktur. Dila hanım oğlunun bu sürpriz’den mutlu olacağını düşündüğünden bir bahaneyle Mercan Kanlıca’dan izin koparmıştır.Dila hanım gençliğini ve yıllarını geçirdiği bu çiftlikte yaşamaktadır. Kocasını kaybettikten sonra oğulları Oflaz, Sefa, Kerem ve tek kız evladı tekne kazıntısı Pınar’ı tek başına yetiştirmiştir. Dila hanım tek başına çocuklarını yetiştirip koca çiftliği ve fabrikaları idare etmek için var gücüyle didinirken çiftliğin kahyası Abbas efendi ve ailesi ona destek olmuşlardır. Abbas efendi çiftliğin girişindeki küçük evde kızları Naz ve Seda ile yaşamaktadır. Evin çatı katındaki küçük odada Dila hanım dışında kimseyle görüşmeyen ve konuşmayan 80 yaşlarındaki Safiye hanım yaşamaktadır.Dila hanım büyük oğlu Oflaz ile başı derttedir. Oflaz annesinin bütün sevgisine ve ihtimamına karşı problemli bir gençtir. Kötü alışkanlıkları ve arkadaşları olan bir çocuktur. Kendisinin yeterince sevilmeğini ve kıymet görmediğini fikri onda saplantı halindedir.Ortanca oğlu Sefa ise evlidir. Sessiz ve sorumsuz evlattır ve işten güçten başını kaldırmayan, içine kapanık bir gençtir.Dila hanım bütün çocuklarını çok sevse de Kerem’ın yeri başkadır. Kerem onu hiç üzmemiş annesini mutlu etmek için çırpınıp durmuştur. Üniversiteyi bitirmiş, şimdi askerliğini yapmaktadır. Dila hanım’ın bütün umudu ondadır.Pınar, Dila hanım’ın en küçük ve tek kız evladıdır. Güzel bir kız olan Pınar ne yazık ki abisi Oflaz gibi ailenin problemli kızıdır. İstanbul’da oturmakta ve özgür yaşamdan yana olan bir kızdır.Kerem annesinin gelebileceğini tahmin etse de Ceylan’ı karşısında görünce sevinçten deliye dönmüştür. Kerem’e yaptıkları asker ziyaretinden döndükten sonra tek düze hayatlarına devam ederler.Naz, çocukluğundan beri Kerem’a bir hayranlık ve sevgi duymaktadır. Bu hayranlık ileriki yaşlarda Naz’ın içinde yaşattığı ve kendisine bile itiraf edemediği bir sevdaya dönüşmüştür. Kerem Dila hanım’ın üniversite okumuş bir bey oğludur, oysa kendisi emektar kahya kızıdır.Mercan Kanlıca’nın büyük kızı Dicle yani Ceylan’ın ablası evin en büyük kızı olduğundan anneleri de olmadığından dolayı evin hakimiyetini elinde tutmaktadır. Kardeşlerinin özellikle de Ceylan’ın üstüne titremekte ama onlara karşı despot bir tutum sergilemektedir. Ceylan’ın Dila hanımlara son günlerde sıkça gitmesinin altında bir şeyler aramaya başlamıştır. Ceylan ise ablasına Naz ile iyi anlaştıklarını ona gittiğini söylemektedir. Ceylan’ın başına bir iş açmasından korkmaktadır. Ne yazık ki haklı çıkacaktır.Dila hanım, Nazı da yanına alarak İstanbul’a Pınar’yi görmeye gitmiştir. Dila hanım nerden bilebilirdi ki bu ani gidişinin ailesini de akla gelmedik acılara, mutsuzluklara içinden çıkılmayacak felaketlere götüreceğini.Annesinin İstanbul’a gideceği haberini sevinçle karşılar Oflaz hatta annesinin gitmesi ve Pınar’yi teftiş etmesi içinde teşvik eder. ‘öyle ya kız kardeş’in ne alemdedir oralarda? Oysa Oflaz’ın umurunda değildir Pınar. O annesi gidince serseri arkadaşlarını çağırıp çiftlikte mangal partisi verebilecektir. Bol alkollü, uyuşturuculu bir parti olacaktır bu. Abbas efendi de küçük kızı Seda’yle kasabaya indiğinden evin çatı katındaki yaşayan ölü Safiye’den başka kimsecikler yoktur.Ceylan, Dila Hanım için örüp bitirdiği şalı özenle katlayıp torbaya koyar ve Dila hanımların çiftlik evine koşarak giderken, kendi hayatını mahfetmeye kötü kaderine koştuğundan habersizdir.Ceylan elinde şal torbası ile evin kapısına geldiğinde Oflaz ve kendi gibi serseri ruhlu arkadaşları partinin sonuna gelmiş, aldıkları aşırı alkol ve uyuşturucun tesiri ile kendiklerinden geçmişlerdir. Nasıl olduğunu anlayamadan Ceylan kendini onların ortasında bulur. Ceylan’ın tüm çırpınmaları ve direnişleri fayda vermez. Bir anda Kerem’le kurmaya karar verdikleri o tertemiz dünyaları yıkılır.Kanlıca ailesi yaşadıkları şokun arkasından, olayın hemen ertesi günü Oflaz hariç hepsini öldürüler. Oflaz’nın infazını en sona bırakmışlardır, en törensel cinayet onunki olacaktır. Ancak bu infaz tam yapılacakken Dila ve Mercan aralarında gizli bir görüşme yaparlar. Görüşme sonrası Mercan Kanlıca infazdan vazgeçildiğini Ceylan’ın Oflaz ile en kısa zamanda evleneceklerini açıklar.Bundan sonraki olaylar aynı ev ve aile içine sıkışmış bir sürü duygu, ihanet, bağlılık, hasret, korku, nefret ve aşk imkansızda olsa, inadına ve ölümüne aşkla beraber iki ailenin çekişme ve anlaşmazlıklarla olduğu kadar beraberliklere ve aşklara da gebe olarak sürecektir. Ceylan ve Kerem aynı çatı altında ellerini uzatsalar birbirlerini tutacak kadar yakınken bir o kadar uzak yaşacaklardır.


Oyuncular


Işıl Yücesoy(Dila Hanım)


Kenan Bal(Mercan Bey)


Fikret Kuşkan(Oflaz)


Cansu Dere(Ceylan)


Tansel Öngel(Kerem)


Füsun Kostak (Dicle)


Ayşen Gruda(Rukiye)


Sema Çeyrekbaşı(Safiye)


Goncagül Sunar(Zülal)


Aşkın Şenol(Arif)


Adsız Karaduman(Abbas)


Orhan Kılıç -(Sefa)


İpek Özkök(Naz)


Yaprak Gürsoy (Eda)


Tarık Köksal (Fazlı)


Serkan Genç (Fırat)


Saadet Işıl Aksoy


Ceren Şekercioğlu (DilanınGençliği)


Gökhan Çelebi


Emre Aksoy


Ayşe Şule Bilgiç


Yönetmen:Zeynep Günay

Senaryo Yazarı:Ozan Emre Yurdakul

Genel Koordinatör:Tekin Doğan

Kostüm Sorumlusu:Neslihan Hendek

Sponsor Sorumlusu:Nazlı Erol

Yapım Koordinatörü:Senay Ülkü

Yapım Sorumlusu:Hasan Demircan

Yönetmen Yardımcısı:Cem Karcı

Hiç yorum yok: